13.09.2018 tarihli ve 30534 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 85 sayılı “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar” ile 07.08.1989 tarihli ve 32 sayılı “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında Kararın” 4 numaralı maddesine (g) bendi eklenmiş ve “Türkiye’de yerleşik kişilerin Bakanlıkça belirlenen haller dışında kendi aralarındaki menkul ve gayrimenkul alım satımı, taşıt ve finansal kiralama dahil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamaz.” hükmü yürürlüğe girmiştir. Yine 85 sayılı kararın 2 numaralı maddesinde, “Geçici Madde 8- Bu kararın 4. maddesinin (g) bendinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 30 gün içinde söz konusu bentte belirtilen ve daha önce akdedilmiş yürürlükteki sözleşmelerdeki döviz cinsinden kararlaştırılmış bulunan bedeller, Bakanlıkça belirlenen haller dışında Türk Parası olarak taraflarca yeniden belirlenir.” hükmü ilan edilmiş olup yayım tarihi olan 13.09.2018’den itibaren 30 gün içerisinde döviz üzerinden akdedilmiş yürürlükteki sözleşme bedellerinin TL üzerinden yeniden düzenlenmesi gerektiği kararlaştırılmıştır.
13.10.2018 tarihine kadar değiştirilmesi gereken sözleşmeler ile yasal düzenlemede belirtilen “Bakanlıkça belirlenen haller dışında” ibaresinin hangi halleri kapsadığı hususları uzunca bir süre belirsiz kalmış olup bu belirsizlik 06.10.2018 tarihli ve 30557 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2008-32/34)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No: 2018-32/51)” ile giderilmiştir. Bu kapsamda döviz cinsinden veya dövize endeksli sözleşme bedellerinin hangilerinin TL üzerinden yeniden düzenlenmesi gerektiği, hangilerinin döviz üzerinden devam edebileceği ve yeni imzalanacak olan sözleşmelerin hangilerinin istisna hükümleri uyarınca döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak imzalanabileceği ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. Bununla birlikte bahsi geçen tebliğ ile sözleşmelerin yeniden düzenlenmesi için taraflara ek süre tanınmamıştır. Dolayısıyla değişmesi gereken sözleşmelerin değiştirilmesi için son tarih 13.10.2018’dir.
Temel olarak yeni yasal düzenleme, her iki tarafı da Türkiye’de yerleşik olan sözleşmelere uygulanacaktır.
SATIM, KİRALAMA, İŞ, DANIŞMANLIK ve HİZMET SÖZLEŞMELERİ İLE İSTİSNALARINA İLİŞKİN DÜZENLEMELER
Yasal düzenlemenin uygulanmasına ilişkin olarak detaylı bilgileri ihtiva eden tebliğ uyarınca Türkiye’de yerleşik kişilerin, kendi aralarında akdedecekleri, konusu serbest bölgeler dahil yurt içinde yer alan gayrimenkuller olan, konut ve çatılı iş yeri dâhil gayrimenkul satış ve kiralama sözleşmelerinde sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırmaları mümkün değildir.
Aynı şekilde Türkiye’de yerleşik kişilerin, kendi aralarında akdedecekleri iş sözleşmelerinde sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırmaları mümkün değildir. Bu düzenlemenin istisnası, yurt dışında ifa edilecekler olan iş sözleşmeleridir. Bununla birlikte TC vatandaşı olmayan ve Türkiye’de yerleşik olan kişiler ile imzalanan iş sözleşmelerinde sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkündür.
Tebliğde düzenlenen 8 numaralı madde 4 numaralı bendi uyarınca Türkiye’de yerleşik kişilerin, kendi aralarında akdedecekleri danışmanlık, aracılık ve taşımacılık dâhil hizmet sözleşmelerinde, sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırmaları mümkün değildir. Bu düzenlemenin istisnası 4 alt başlık olarak düzenlenmiş olup bunlar,
- Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan kişilerin taraf oldukları hizmet sözleşmeleri,
- İhracat, transit ticaret, ihracat sayılan satış ve teslimler ile döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetler kapsamında yapılan hizmet sözleşmeleri,
- Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışında gerçekleştirecekleri faaliyetler kapsamında yapılan hizmet sözleşmeleri ve
- Türkiye’de yerleşik kişilerin, kendi aralarında akdedecekleri, Türkiye’de başlayıp yurt dışında sonlanan ve yurt dışında başlayıp Türkiye’de sonlanan elektronik haberleşme ile ilgili hizmet sözleşmeleridir.
İstisna olarak sayılan bu sözleşmelerde tarafların döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak sözleşme akdetmeleri veya akdedilmiş sözleşmenin hükümlerini aynen korumaları mümkündür.
Tebliğ uyarınca Türkiye’de yerleşik kişilerin; kendi aralarında akdedecekleri, iş makineleri dâhil taşıt satış ve kiralama sözleşmeleri dışında kalan menkul satış ve kiralama sözleşmelerinde sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırmaları mümkün kılınmıştır.
Aynı şekilde Türkiye’de yerleşik kişilerin; kendi aralarında akdedecekleri, bilişim teknolojileri kapsamında yurt dışında üretilen yazılımlara ilişkin satış sözleşmeleri ile donanım ve yazılımlara ilişkin lisans ve hizmet sözleşmelerinde sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırmaları da mümkün kılınmıştır.
Merkezi yurtdışında bulunan fakat Türkiye’de faaliyet gösteren özel hukuk kişilerine ilişkin olarak da bir düzenleme yapılmıştır. Buna göre yurtdışında yerleşik kişilerin Türkiye’de bulunan; şube, temsilcilik, ofis, irtibat bürosu, doğrudan veya dolaylı olarak yüzde elli ve üzerinde pay sahipliklerinin bulunduğu şirketler ile serbest bölgedeki faaliyetleri kapsamında serbest bölgelerdeki şirketlerin taraf olduğu iş ve hizmet sözleşmelerinde, sözleşme bedelinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkündür.
Tebliğin 20 numaralı bendi uyarınca Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışındaki; şube, temsilcilik, ofis, irtibat bürosu, işlettiği veya yönettiği fonlar, yüzde elli ve üzerinde pay sahipliklerinin bulunduğu şirketler ile doğrudan ya da dolaylı olarak sahipliklerinde bulunan şirketler Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararın 4 üncü maddesinin (g) bendi uygulaması kapsamında Türkiye’de yerleşik olarak değerlendirilir. Dolayısıyla bu bent kapsamına giren şirketler her ne kadar yurtdışında yerleşik ve ilgili ülke hukuklarına tabi bir şekilde faaliyetlerini sürdürüyor olsa da, Türkiye ile aralarında gerçekleşecek olan hukuki ve ticari işlemlerde bu şirketler de Türkiye’de yerleşik şirket olarak nitelendirilecektir.
YASAL DÜZENLEMENİN UYGULAMASINA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR
Yasal düzenlemenin ilerleyen bentlerinde, akdedilmiş sözleşmelerin bazıları imza tarihi açısından değerlendirilmiş ve yasal düzenlemeden istisna hale getirilmişlerdir. Buna göre bu madde uyarınca akdedilecek sözleşmelerde istisna kapsamına alınan, ancak Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararın Geçici 8’inci maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce akdedilmiş bulunan sözleşmeler anılan geçici madde hükmünden istisnadır. Aynı şekilde Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararın Geçici 8’inci maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce akdedilmiş bulunan iş makineleri dâhil taşıt kiralama sözleşmeleri anılan geçici madde hükmünden istisna hale getirilmiştir. Bu düzenleme ile 32 sayılı kararın geçici 8’inci maddesi yürürlüğe girmeden önce imzalanmış olan ve istisna kapsamına sokulan sözleşmelerin değiştirilmesi yükümlülüğü bulunmamakla birlikte, maddenin yürürlüğe girmesinden sonra imzalanacak olan sözleşmelerin ise TL üzerinden düzenlenmesi gerecektir.
Yukarıda temel hatlarıyla özetlenen yasal düzenleme uyarınca, döviz cinsinden veya dövize endeksli sözleşmelere icazet verilmeyen hallerde, bu sözleşme bedellerinin ve diğer mali yükümlülüklerin TL cinsine çevrilmesi zorunlu hale getirilmiştir. Bu kapsamda yasal düzenleme öncelikle tarafların mutabakat ile sözleşme bedelini TL cinsine çevirmesi gerektiğini ilan etmiş, tarafların mutabakata varamaması halinde ise izlenecek yolu belirtmiştir. Buna göre tarafların anlaşamaması halinde, akdedilen sözleşmelerde döviz veya dövize endeksli olarak belirlenen bedeller, söz konusu bedellerin 02.01.2018 tarihinde belirlenen gösterge niteliğindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası efektif satış kuru kullanılarak hesaplanan Türk parası cinsinden karşılığının 02.01.2018 tarihinden bedellerin yeniden belirlendiği tarihe kadar Türkiye İstatistik Kurumunun her ay için belirlediği tüketici fiyat endeksi (TÜFE) aylık değişim oranları esas alınarak artırılması suretiyle belirlenir. Burada altı çizilmesi gereken husus, 02.01.2018 tarihindeki kur üzerinden hesaplanacak TL bedele, bedelin yeniden belirlendiği tarihe kadar geçecek olan sürede her ay ilan edilen TÜFE oranının kümülatif bir şekilde, ay ay hesaplanarak eklenmesi gerektiğidir.
Son olarak tebliğde, geçici 8’inci maddenin yürürlüğe girmesinden önce imzalanan konut ve çatılı iş yeri kira sözleşmeleri için uygulamaya yönelik bir düzenleme getirilmiştir. Buna göre bu tür sözleşmelerde döviz veya dövize endeksli olarak belirlenen bedeller, bir üst paragrafta belirtilen usule göre iki yıllık süre için TL olarak belirlenir. Ancak, TL olarak belirlemenin yapıldığı kira yılının sonundan itibaren bir yıl geçerli olmak üzere; bir üst paragraftaki usul uyarınca Türk parası olarak belirlenen kira bedeli, belirleme tarihinden belirlemenin yapıldığı kira yılının sonuna kadar TÜİK tarafından her ay için belirlenen TÜFE aylık değişim oranları esas alınarak artırılması yoluyla belirlenecektir. Bir sonraki kira yılı TL cinsinden kira bedeli ise, önceki kira yılında geçerli olan kira bedelinin TÜİK’in belirlediği TÜFE aylık değişim oranları esas alınarak artırılması yoluyla belirlenecektir ve belirlenen Türk parası cinsinden kira bedeli iki yıllık sürenin sonuna kadar geçerli olacaktır.
Son olarak tebliğin ile gelen yeni bir kural oldukça önemlidir. Yürürlükteki sözleşmelere uygulamada ödenmiş veya gecikmiş alacaklar için değişiklik söz konusu olmayacaktır. Bununla birlikte kanun koyucu gecikmeden bahsetmiş, temerrüde ilişkin özel bir düzenleme getirmemiştir. Kesin vadeli borçlarda böyle bir ayrımın önemi bulunmamaktadır. Bununla birlikte kesin vadeli olmayan ve temerrüde düşürülmesi gereken alacakların akıbeti kesin bir şekilde belirtilmemiştir. Bununla birlikte lafzi yorumla “gecikme” terimi kullanıldığından, kesin vade olmasa da vadesi geçmiş muaccel alacaklarda tebliğ öncesi düzene dayanılarak talepte bulunulabilir.
Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2008-32/34)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin tam metnine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Daire Kararın tam metnine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
Comments