UKA Aylık / Ekim Bülteni: Profesyonel Futbol Özelinde Uyuşmazlıkların Çözüm Yolları
- cihankiraner
- 14 dakika önce
- 13 dakikada okunur
Giriş
Günümüzde spor, dünya çapında takip edilen ve ekonomik olarak gittikçe büyümekte olan bir endüstri haline gelmiştir. Sportif aktivitelerden doğan uyuşmazlıkların çözümü için adli veya idari yargı yoluna başvurularak uzun yargılama süreçlerinin sonuçlarının beklenmesi, belli bir takvim içerisinde gerçekleşen spor organizasyonlarında beklenen faydayı sağlayamayacağından yetersiz kalmaktadır. Bu sebeple spor hukuku, sporun kendine has özellikleri ve spor alanında doğan uyuşmazlıkların teknik bilgi ve uzmanlık gerektirmesi nedeniyle ayrı bir hukuk dalı olarak kabul görmeye başlamıştır.
Her ne kadar spor hukukunun ayrı bir hukuk dalı olarak kabul edildiği belirtilmişse de, spor hukuku özel hukukun özellikle medeni hukuk, borçlar hukuku, ticaret hukuku başta olmak üzere neredeyse tüm alanlarıyla, idare hukuku, vergi hukuku ve ceza hukuku ile de sıkı bir bağlantı içinde olduğu aşikardır. Ayrıca spor hukuku kapsamında bu hukuk dallarının hiçbirinin altında kategorize edilemeyecek nitelikte olan “sportif uyuşmazlıklar” da spor hukukunun konusunu oluşturmaktadır.
Spor hukukunun ayrı bir hukuk dalı olarak kabul görmesinin yanı sıra ülkemizde spor yargılaması da, yapılan yasal değişiklikler neticesinde ayrı bir yargı yolu olarak faaliyet göstermektedir. Bu yazıda da Türk hukukunda sportif uyuşmazlıklarının, profesyonel futbol branşı özelindeki çözüm yolları incelenmiştir.
Spor Hukukunun Tanımı
Spor hukuku; kapsamının, içeriğinin, bünyesinde barındırdığı kişi ve konuların çeşitliliği nedeniyle doğal olarak neredeyse tüm hukuk dallarıyla ilişki içerisinde olup bu hukuk dallarından soyut bir şekilde spor hukukunun tatbiki imkansızdır. Bu nedenle de bu denli kapsamlı ve çeşitlilik barındıran bir hukuk dalının net ve eksiksiz bir tanımını yapmak oldukça zordur.
Spor hukukunun temel unsuru olan spora ilişkin olarak da kabul görmüş en kapsamlı tanım, Avrupa Konseyi Avrupa Spor Şartı’nda yapılmıştır. 1975 yılında Avrupa ülkelerinin spor bakanları tarafından hazırlanmaya başlanan Avrupa Spor Şartı, 1992 yılında Avrupa Konseyi tarafından kabul edilmiştir[1]. 16.05.2001 tarihinde revize edilen metnin 2 numaralı maddesinde yapılan tanıma göre spor, tesadüfi veya planlanmış katılım ile gerçekleşen, bedensel zindelik ve zihinsel refahı ifade eden veya geliştiren, her düzeyde gerçekleştirilen müsabakalarda sosyal ilişkiler kurulmasını veya sonuçlar elde edilmesini hedefleyen her türlü sportif faaliyettir[2].
Spor hukukunun tanımı konusunda da doktrinde bir mutabakat bulunmamaktadır. Bununla birlikte spor hukukunun belki de en kapsamlı ve açıklayıcı tanımı şu şekilde yapılabilir: “Spor hukuku; sportif aktivitelerle ve spor organizasyonlarıyla ilgili hukuk kurallarının incelenmesi neticesinde spora ilişkin kuralların belirlenmesini amaçlayan ve sporcular, teknik direktörler, spor kulüpleri, şirketler ve devletler gibi sporun özneleri arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk dalıdır[3].”
Spor Hukukunun Uluslararası ve Ulusal Kaynakları
Spor hukukunun uluslararası kaynaklarını, milletlerarası antlaşmalar, uluslararası spor organizasyonlarının belirlediği kurallar ve Avrupa Birliği gibi milletler üstü yapıların üye devletleri bağlayıcı nitelikteki yasal düzenlemeleri oluşturmaktadır.
Sporda Dopinge Karşı Uluslararası Sözleşme, Karadeniz Ülkeleri Spor Bakanları Toplantısı Tutanağı ile Karadeniz Oyunları Statüsü ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Spor Alanında İşbirliği Protokolü gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, spor hukuku kaynaklarından milletlerarası antlaşmalara örnek olarak gösterilebilir. Bu antlaşmalar ile taahhüt edilen hak ve yükümlülükler Türkiye Cumhuriyeti için bağlayıcı nitelikte olduğundan antlaşma hükümleri gözetilerek spor alanında yasama faaliyetleri gerçekleştirilmelidir.
Devletler bazında olmayan, tüzel kişi niteliğini haiz uluslararası spor organizasyonlarının gerçekleştirdiği düzenlemeler de spor hukukunun uluslararası kaynaklarından birini oluşturmaktadır. FIFA tarafından yayınlanan Oyuncuların Statüleri ve Transfer Yönetmeliği[4] bu kaynaklara örnek niteliğinde olup bu yönetmelik ile amatör ve profesyonel futbolcuların uluslararası transferlerinin hangi şartlar ve kurallar dahilinde gerçekleştirilebileceği ve futbolcular ile futbol kulüplerinin hak ve yükümlülükleri düzenlenmiştir. Bu kurallar bütünü FIFA üyesi olan tüm spor federasyonlarını ve bu federasyonlara üye futbol kulüpleri ile futbol kulübü bünyesindeki sporcuları bağlayıcı niteliktedir.
Son olarak milletler üstü yapıların yasal düzenlemeleri de spor hukukunun uluslararası kaynaklarından bir başkasıdır. Bu kapsamda bulunan spor hukuku kaynakları, milletler üstü yapıların üye devletlerinin iradesi ile ortaya çıkmakta olup doğası gereği bu kuralları kabul eden üye devletleri bağlayıcı niteliktedir. Sonuç olarak üye devletlerin iç hukuklarında spora ilişkin yapacakları yasal düzenlemeler milletler üstü yapının tesis edeceği yasal düzenlemelere aykırı olamayacağından, bu kurallar bütünü spor hukukunun kaynaklarından biri olarak sayılmaktadır.
AB’nin temelini oluşturan uluslararası sözleşmelerden biri olan Lizbon Antlaşması bu kaynaklara bir örnek niteliğinde olup bu antlaşma ile spor faaliyetleri hukuken AB’nin görev alanına girmiştir. Buna ek olarak Avrupa Birliği Komisyonu tarafından hazırlanan 11.07.2007 tarihli Spora İlişkin Beyaz Kitap[5] da AB tarafından tesis edilen ve spor hukukunun kaynağı niteliğindeki yasal metinlerden biridir.
Spor hukukunun uluslararası kaynakları bulunduğu gibi ulusal nitelikte olan kaynakları da mevcuttur. Devletler, yasama erkleri uyarınca spor alanında gerekli gördükleri kanun, yönetmelik vb. yasal düzenlemeleri gerçekleştirebilmekte, sportif faaliyetlere özgü düzenlemeler yapabilmektedir. Bunun yanı sıra özel hukuk kişisi niteliğindeki federasyonların da yine spor alanında hazırladıkları yönetmelikler, spor hukukunun ulusal kaynaklarından biri olarak değerlendirilmelidir.
Kimi devletler spora ilişkin olarak direkt olarak spor kanunu düzenlemekteyken kimi devletler ise dolaylı yasal düzenlemeler ile spor alanında yasama faaliyetleri gerçekleştirmektedir. Fransa Cumhuriyeti’nin çıkarttığı Fransız Spor Kanunu, ABD tarafından düzenlenen Amerikan Amatör Sporlar Kanunu ve Finlandiya Cumhuriyeti tarafından yasalaştırılan Finlandiya Spor Kanunu spor alanını bir kanun ile düzenleyen devletlere birer örnekken, hukukumuzda buna benzer bir “spor kanunu” bulunmamaktadır[6]. Türkiye’de spora ilişkin birçok yasal düzenleme bulunmakla birlikte genel nitelikli bir spor kanunu yasalaştırılmamıştır. Ülkemizde spor federasyonları kanun ile kurulmakta olup spor federasyonlarının görev ve yetkileri bu kanunlar ile belirlenmektedir. Futbol Federasyonunun Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun[7], adından da açık bir şekilde anlaşılabileceği üzere TFF’nin kuruluş ve çalışma usulleri ile teşkilat yapısı ile hak ve görevlerini düzenlemektedir. Yine devlet tarafından spora ilişkin ortaya konan yasal düzenlemelere örnek olarak gösterilebilecek bir başka metin de, 6622 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’dur[8].
Bir diğer ulusal spor hukuku kaynağı, spor federasyonlarının kanundan aldıkları yetkiye dayanarak çıkardıkları yönetmelik ve talimatlardır. Bu düzenlemeler, spor federasyonlarının görev ve yetki alanları dahilinde kendilerine tanınan hak kapsamında ilan ettikleri ve uyguladıkları yasal düzenlemelerdir. TFF Yönetim Kurulu tarafından kabul edilen ve TFF’nin internet sitesinde yayınlanarak yürürlüğe giren talimatlar bu tür kaynaklara örnektir.
Futbol Branşında Hukuki Uyuşmazlıkların Çözümü
Spor federasyonları, sorumlu oldukları spor dallarının yönetimi ve disiplinine ilişkin olarak doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin olarak, bu uyuşmazlıkların kendi bünyelerinde çözümünün sağlanması amacıyla kurullar kurmaktadır. Bu noktada ülkemizdeki spor federasyonlarının disiplin ve yönetimine ilişkin olarak, futbol ve diğer sporlar olarak bir ayrım yapılması yerinde olacaktır. Nitekim TFF özel bir kanunla kurulmuş olan bir spor federasyonuyken, diğer spor federasyonları Spor Genel Müdürlüğü’ne bağlı federasyonlar olduğundan, TFF ve diğer spor federasyonlarının kurulları ve sportif yargı mercileri farklılık göstermektedir. TFF’nin bünyesinde kurulan ve futbolun disiplin ve yönetimine ilişkin olarak faaliyet gösteren kurullar, il disiplin kurulları, Amatör Futbol Disiplin Kurulu ve Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK), Kulüp Lisans Kurulu, Etik Kurulu, Uyuşmazlık Çözüm Kurulu (UÇK) ve Tahkim Kurulu’dur. Tahkim Kurulu, diğer kurulların kararlarına karşı itirazın yapılabileceği üst derece hukuk kurulu olup diğer kurullar ise ilk derece hukuk kurullarıdır.
Ülkemizdeki mevcut yasal düzenlemeler uyarınca spor hukukundan doğan ve sporun yönetim ve disiplinine ilişkin uyuşmazlıkların devlet mahkemeleri yoluyla çözülmesi mümkün değildir. Anayasa madde 59/3 uyarınca, spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetim ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilmektedir. Tahkim kurulu kararları kesin olup bu kararlara karşı yargı yoluna başvurulması mümkün değildir. Hem maddenin açık hükmü hem de gerekçesinde açık bir şekilde zorunlu tahkimin sadece sporun disiplin ve yönetimine ilişkin kararlarına karşı başvurulması gereken yargı yolu olduğu tartışmasız bir şekilde belirtilmişse de, uygulamada spor hukukundan kaynaklanan ticari nitelikteki alacak haklarına ilişkin uyuşmazlıklar da yakın zamana kadar sadece zorunlu tahkim yoluyla çözüme kavuşturulmaktaydı. O kadar ki bir sporcu, spor kulübü veya sporcu temsilcisi, başka bir sporcu veya kulüpten olan alacağı için devlet mahkemesinde dava açtığı takdirde, mahkemelerce görevsizlik kararı verilmekte, Anayasa madde 59/3 gerekçe gösterilerek uyuşmazlığın zorunlu tahkim nezdinde görülmesi gerektiğine hükmedilmekteydi. Oysa ki Anayasa madde 59’da değişiklik yapan 6214 sayılı Kanun gerekçesinde,
“…sporla ilgili kişilerin kendi aralarında imzaladıkları transfer, geçici transfer, menajerlik, hizmet, vekalet ve maç organizatörlüğü gibi tüm sözleşmelerden kaynaklanan alacak iddia ve talepleri ile mali haklar, sporun yönetilmesi ve disiplinine ilişkin olmadığından bu kapsam dışındadır.”
ibaresi açık bir şekilde yer almaktadır. Bununla birlikte, 02.03.2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve Anayasa Mahkemesi’nin 2017/136 Esas, 2018/7 Karar ve 18.01.2018 tarihli kararı[9] ile bu hatalı uygulamaya son verilmiş, Anayasa madde 59/3’ün alacaklara ilişkin açılan davaları kapsamadığı, bu doğrultuda 5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 5. maddesinin 2 numaralı fıkrasının[10] Anayasa’ya aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmiştir. Bu karar ile yüksek yargının da tesis ettiği içtihat kapsamında spor hukukundaki zorunlu tahkim uygulamasının sadece sporun yönetimine ve disiplinine ilişkin konularda geçerli olacağı tasdik edilmiştir. Bu karar neticesinde ortaya çıkan durum, yine kararın son bölümünde belirtildiği üzere kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından itibaren 1 yıl sonra yürürlüğe girmiş, bir başka deyişle 02.03.2019 tarihinden itibaren tartışmasız bir şekilde spor hukukundaki zorunlu tahkim, sadece sporun yönetim ve disiplinine ilişkin kararlara karşı uygulanabilir hale gelmiştir.
Bu açıklamalar ışığında, futbol kulüplerinin, futbolcuların ve temsilcilerinin transfer, mali taahhüt ve yükümlülükler gibi finansal konulardan doğan uyuşmazlıklarında, tarafların mahkemelere veya TFF nezdinde kurulmuş tahkim yoluna başvurma iradeleri serbest kalmıştır ve taraflar bu hususları imzaladıkları sözleşmelerle diledikleri gibi belirleyebilmektedirler. Dolayısıyla tarafların, uyuşmazlık çözümü için tahkim yoluna başvurmaları halinde, ihtiyari tahkim yolundan bahsedilmesi gerekecektir.
İhtiyari tahkim, uyuşmazlık taraflarının açık iradelerini ortaya koyarak uyuşmazlığın çözümünde kanunen belirlenen yargı yolu haricinde ve yasal düzenlemelerin izin verdiği durumlara, bir tahkime uyuşmazlığın çözümü için yetki verilmesi halinde başvurulan tahkim yoludur. Bunun için tarafların bir tahkim sözleşmesi/şartı imzalamaları gerekmekte olup uyuşmazlığı çözecek olan tahkim ad hoc tahkim[11] olabileceği gibi kurumsal tahkim niteliğinde de olabilir. Böylece adli yargının yerine özel bir hakem mahkemesinin seçimi ile davayı engelleyici nitelikte bir görev itirazının ortaya çıkması da bertaraf edilmektedir.
Tahkim yolunun belirlenmesinde, tarafların iradelerinin sakatlanmaması ve her iki tarafın da tahkim yoluyla yargılama yapılması yönündeki iradesini tartışmasız bir şekilde ortaya koyması gerekmektedir. Spor hukuku kapsamına giren kişiler arasında hiyerarşik bir düzen olduğu aşikardır. Bir başka deyişle bir spor federasyonu ile bir spor kulübünün veya sporcunun ekonomik veya sosyal olarak aynı güçte olmadıkları tartışmasızdır. Bu kapsamda bu kişiler arasında imzalanan tahkim sözleşmelerinde güçsüz olan tarafın, tahkim sözleşmesindeki iradesinin ne kadar sağlıklı olduğu incelenmesi gereken bir husustur. Nitekim sporcular, uluslararası müsabakalarda yer alabilmek için kendilerine dayatılan ve genel olarak da CAS tahkimini yetkili kılan tahkim anlaşmalarını, rızaları hilafına olsa dahi imzalamak zorunda kalmaktadırlar zira aksi halde sporcuların bu müsabakalara girmesi mümkün olmamaktadır. Konuya ilişkin uluslararası alanda etkili bir karar, buz pateni sporcusu Claudia Pechstein tarafından Milletlerarası Buz Pateni Federasyonu’na karşı Münih mahkemesinde açılmış olan davadır. Görülen dava usule ilişkin başka sebeplerle reddedilmiş olsa da, karar gerekçesinde federasyonlar tarafından sporcularla imzalatılan ve sporculara imzalamaktan başka çare bırakmayan tahkim sözleşmelerinde sporcuların iradesinin sakat olduğu ve bunun da kamu düzenine aykırı olduğu beyan edilmiştir[12].
TFF Uyuşmazlık Çözüm Kurulu
Yukarıda detaylıca açıklandığı üzere TFF tahkimi niteliğinde olan ve zorunlu – ihtiyari niteliği yasal düzenlemede ve uygulamada farklılık gösteren, farklı dönemlerde farklı şekilde uygulanan Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun hukuki niteliği ve çalışma şekli, nihai olarak Haziran 2019’da TFF’nin internet sitesinde yayımlanan Uyuşmazlık Çözüm Kurulu Talimatı ile kesin olarak yeniden düzenlenmiş, çelişkiler giderilmiş ve uygulamada yeknesaklık sağlanmıştır.
Bu kapsamda, Talimatın 2. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun, taraflarca görevinin kabul edilmesi halinde; kulüpler, futbolcular, teknik adamlar ve futbol menajerlerinin, aralarındaki futbolla ilgili her türlü sözleşmeden doğan ihtilafları inceleyeceği ve kararın bağlayacağı olacağı, sportif cezalar ve yetiştirme tazminatına ilişkin ihtilaflarda ise münhasıran görevli olacağı açık bir şekilde düzenlenmiştir. Geçiş dönemi için de tartışmalara son verilmesi adına Geçici Madde 1 ve 2 Talimata eklenmiş olup buna göre 02.03.2019 tarihinden önce Uyuşmazlık Çözüm Kurulu önünde açılmış dosyalar bakımından Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun münhasıran görevli ve yetkili olacağı, 02.03.2019 tarihinden önce imzalanan sözleşmelerle ilgili uyuşmazlıkların ise, Uyuşmazlık Çözüm Kurulu önüne 02.03.2019 tarihinden sonra getirilmesi halinde davalı tarafa, dilekçenin kendisine tebliğinden itibaren yedi (7) gün içinde Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun yetkisine itiraz etmediği takdirde kurulun ihtiyari yetkisini kabul etmiş sayılacağının ihtarının yapılacağı, Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun yetkisine itiraz edilmesi halinde Davacı tarafın yatırdığı başvuru ve hakem ücreti, maktu ücret düşülerek ilgili tarafa iade edileceği kararlaştırılmıştır.
Görülebileceği üzere artık, Uyuşmazlık Çözüm Kurulu kati suretle ihtiyari bir tahkim yoludur ve ancak tarafların, aralarında imzaladıkları sözleşmeyle UÇK’nın yargı yetkisini tanımaları halinde yetkili ve görevli olacağı, aksi takdirde ise tarafların devlet mahkemeleri önünde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu genel hükümlerine göre dava açmaları gerekeceği yeknesaklaşmış uygulama olarak önümüze çıkmaktadır.
UÇK’nın uyuşmazlığa bakmaya yetkili ve görevli olduğu durumlarda, Kurul’a başvurmak isteyen kişi, UÇK Talimatı madde 6’da sayılan unsurları içeren dilekçesini ve başvuru harcını yatırdığına dair makbuzu Kurul’a sunulmak üzere koordinatörlüğe verir. Başvuru sahibi, başvuru harcını yatırmak ve makbuzunu dilekçesine eklemek zorundadır. Harcı yatırılmamış başvurular dikkate alınmaz. Koordinatörlük, dilekçeleri, dosya kabul defterine esas numarası vererek kaydeder ve ilk incelemeyi yapar. Başvuru harcının yatırıldığına dair belge örneği dışında, zorunlu unsurların mevcut olmaması halinde dilekçe, eksikliklerinin tamamlanması için davacı tarafa iade edilir. Eksikliklerin yedi 7 gün içinde tamamlanmaması halinde başvuru yapılmamış sayılır.
Davalı taraf, dilekçenin kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde UÇK Talimatı 6. maddedeki unsurları içeren cevap dilekçesini sunar. Cevap dilekçesinin zorunlu unsurlarının mevcut olup olmadığını koordinatör inceler ve eksiklik halinde dilekçe, eksikliklerinin tamamlanması için davalı tarafa iade edilir. Cevap dilekçesi verilmemesi veya Koordinatörlük tarafından bildirilen eksikliklerin 7 gün içinde tamamlanmaması halinde davalı cevap vermemiş sayılır. Cevap dilekçesinde zorunlu unsurlara dair bir eksiklik olmaması halinde ise dilekçe davacı tarafa ve ihbarı gerekli görülen diğer kişilere tebliğ edilir.
Dilekçe teatileri üzerine tamamlanan dosya, Kurul tarafından gündeme alınır. Hakem heyeti üyeleri, tarafsızlıklarından ciddi şüpheyi gerektirecek haklı sebeplerin varlığı halinde derhal çekilmek zorundadırlar. UÇK Talimatı madde 8’de sayılan hallerde yani, uyuşmazlık ile doğrudan veya dolaylı olarak, kişisel ya da bir tüzel kişinin organı olarak ilgili ise; uyuşmazlık, geçmişte veya hâlihazırda üyesi bulunduğu ya da kurullarında görev aldığı bir kulüple ilgili ise; uyuşmazlığın tarafları ile arasında üçüncü dereceye kadar kan veya kayın hısımlığı söz konusu ise ve son olarak uyuşmazlığın tarafları veya temsilcileri ile arasında maddi menfaat birliği veya yakın ilişki söz konusu ise üyenin tarafsızlığından ciddi şüpheyi gerektirecek haklı sebebin var olduğu kabul edilir.
Hakem Heyetine Başkanlar Kurulu üyesi başkanlık eder. Hakem Heyetleri, Başkan tarafından belirlenen tarihte ve kural olarak TFF Yönetim Kurulu tarafından heyet için tahsis edilmiş yerde toplanır. Başkan, gerekli gördüğü durumlarda heyetin başka bir yerde toplanmasına da karar verebilir.
Hakem Heyeti, öncelikle ilgili uyuşmazlığı karara bağlamaya görevli olup olmadığını inceler. Heyetin kendisini görevsiz görmesi halinde dosya yetkili mercie gönderilir ve durum taraflara derhal bildirilir. Bu noktada yetkili merciin kim olduğu konusunda bir açıklık yoktur. Fakat kanun, statü ve talimatların amacına bakıldığında kastedilenin TFF’nin diğer Hukuk Kurulları olduğu değerlendirilmektedir. Uyuşmazlık dosyaları öncelikle görev, ehliyet, menfaat ve süreler bakımından incelenir. Bu incelemede eksiklik tespit edilmesi halinde başvurunun reddine karar verilir. Hakem Heyeti, incelemesini kural olarak dosya üzerinden yapar. Gerekli görülmesi halinde, bilgi ve belge istenmesine, sair incelemeye ve duruşma yapılmasına karar verilebilir. Ancak Hakem Heyeti, taraflardan her birinin birer duruşma talebini kabul etmek zorundadır. Hakem Heyeti, gerektiğinde duruşmanın gizli yapılmasına da hükmedebilir.
UÇK tarafından verilen kararlar yönünden, Kurulun toplantı yeter sayısı beştir. Kararlar toplantıda hazır bulunan üyelerin salt çoğunluğunun oyu ile alınır. Oyların eşitliği hâlinde Başkanın oyu belirleyicidir. Bunun haricinde başkan dâhil olmak üzere heyetin üyelerinin oyu eşittir. UÇK Talimatı madde 10 uyarınca, hakem heyeti üyeleri oy kullanmak zorundadırlar. Üyeler, çekimser oy kullanamaz. Çekimser oy kullanan üyenin, toplantıya mazeretsiz olarak katılmadığı kabul edilir.
Karar, Başkanın görevlendireceği çoğunluğa mensup üye tarafından yazılır ve karara katılan üyeler tarafından imzalanır; var ise muhalefet şerhleri de eklenir. Kararlar ve muhalefet şerhleri gerekçeli olur. UÇK Talimatı madde 11 uyarınca, karar derhal uygulanmak üzere TFF Genel Sekreterliği’ne derhal bildirilir. Karar ayrıca Koordinatörlük tarafından taraflara tebliğ edilir. Hakem Heyeti, gerekçeli kararlarını başvuru tarihinden itibaren en geç dört ay içinde vermek zorundadırlar. Haklı sebeplerin varlığı halinde Hakem Heyeti bu sürenin birer aylık dönemler halinde uzatılmasına karar verebilir.
UÇK Talimatı madde 12 uyarınca, hakem heyeti kararlarına karşı Tahkim Kuruluna itiraz süresi kararın taraflara tebliğinden itibaren 7 gündür UÇK kararları, Tahkim Kurulu’na itiraz edilmemesi ya da itiraz üzerine verilen Tahkim Kurulu kararı ile kesinleşir.
TFF Tahkim Kurulu
TFF Statüsü madde 62 ve Tahkim Kurulu Talimatı madde 2 uyarınca, Tahkim Kurulu, TFF ile kulüpler, hakemler, futbolcular, teknik direktörler, antrenörler, oyuncu temsilcileri, masörler ile diğer görevliler arasında çıkan ihtilaflar hakkında Yönetim Kurulu tarafından verilecek kararlara karşı yapılan başvuruları, Amatör ve Profesyonel Futbol Disiplin Kurulları kararlarına karşı yapılan itirazları, UÇK kararlarına karşı yapılan başvuruları, TFF Yönetim Kurulu tarafından çıkartılmış Talimatların, Kanun, Ana Statü, FIFA ve UEFA Ana Statülerine aykırılığına ilişkin başvuruları, ilgililerin talebi üzerine inceler ve karara bağlar. Bir başka deyişle TFF Tahkim Kurulu’nun temel görevi, TFF ilk derece yargı kurullarının tesis ettiği kararları inceleyip nihai karara bağlama amacıyla üst derece yargı kurulu olarak faaliyet göstermektir[13].
TFF Tahkim Kurulu’na başvuru yazılı olarak yapılır. Başvuru sahibi, başvuru harcını yatırmak ve makbuzunu dilekçesine eklemek zorundadır. Harcı yatırılmamış başvurular reddedilir. Dilekçeler, Tahkim Kurulu Başkanlığı’na sunulmak üzere Tahkim Kurulu Koordinatörlüğü’ne verilir. Tahkim Kurulu Koordinatörlüğü, kendisine arz edilen dilekçeleri, dosya kabul defterine bir esas numarası vererek kaydeder.
Kurul’a yapılacak başvuru veya itirazlar, kararın yazılı bildirimini veya yazılı bildirim hükmündeki duyuruyu izleyen 7 gün içinde harcı yatırılmak suretiyle gerçekleştirilmek zorundadır. Başvuru dilekçeleri kural olarak, kayıt sıralarına göre incelenir. Bununla birlikte Kurul, önemini dikkate alarak bir uyuşmazlığın öncelikle incelenmesine karar verebilir. Başvuru dilekçeleri Başkan, raportör ya da Başkan tarafından görevlendirilecek üye tarafından incelenir. Başvuruda şekle ilişkin eksikliklerin bulunması halinde, dilekçe, eksikliklerinin tamamlanması için başvuru sahibine iade edilir. Eksikliklerin başvuru sahibine bildirilmesinden itibaren 5 gün içinde tamamlanması zorunludur. Eksiklikleri bu süre içerisinde tamamlanmayan başvurular yapılmamış sayılır. Herhangi bir şekli eksikliği olmayan başvurular, görev, merci atlaması, ehliyet, harç, menfaat ve süre bakımından incelenir ve bu konudaki tespit başvuru tarihinden itibaren en geç 7 gün içinde Kurul’a bildirilir. Yapılan ilk incelemede asli unsurlara ilişkin eksiklikler tespit edilmişse ve Kurul da bu tespitleri benimserse başvurunun reddine karar verir. İlk incelemenin tamamlanması üzerine dilekçe, karşı tarafa ve ihbarı gerekli görülen diğer kişilere tebliğ edilir. Karşı taraf cevabını, dilekçenin kendisine tebliğinden itibaren en geç 7 gün içinde Kurul’a göndermek zorundadır.
Kurul, Başkanın veya mazeretli olması durumunda başkan vekilinin çağrısı üzerine en az 5 asıl üyenin katılımı ile toplanır. Dilekçelerin teatisi üzerine tamamlanan dosya, incelemeyi yapan üyenin esas hakkındaki düşüncesi ile birlikte Kurul’a sunulur. Kurul, incelemesini kural olarak dosya üzerinde yapar. Bununla birlikte Kurul, gerekli görürse bilgi ve belge istenmesine, sair incelemeye ve yargılamanın duruşmalı yapılmasına karar verebilir. Kurul gerektiğinde duruşmanın gizli yapılmasına da hükmedebilir. Müzakereleri Başkan yönetir, inceleme ve değerlendirmelerin sonrasında soyadı sırasına göre oylama yapılır. Başkan, oyunu en son verir.
Tahkim Kurulu kararları, toplantıda hazır bulunan üyelerin oy çokluğu ile alınır. Oyların eşitliği halinde Başkanın oyu belirleyicidir. Oy kullanmak zorunlu olup çekimser kalınamaz. Oy kullanmayan üye toplantıya mazeretsiz olarak katılmamış sayılır. Kurul, kararlarında bağımsızdır. Karar, Başkanın görevlendireceği ve çoğunluğa mensup üye tarafından yazılır ve karara katılan üyeler tarafından imzalanır; var ise muhalefet şerhleri de eklenir. Kararlar ve muhalefet şerhleri gerekçeli olur. Kararın hüküm fıkrası, tebliğ ve infaza esas olmak üzere TFF Genel Sekreterliğine derhal bildirilir. Gerekçeli karar daha sonra tebliğ edilir. Tahkim Kurulu, gerekçeli kararını başvuru tarihinden itibaren en geç 3 ay içerisinde vermek zorundadır. Burada sporun kendine has yapısı nedeniyle Futbol Disiplin Kurullarının kararlarına karşı yapılan itirazlar, itiraz tarihinden itibaren en geç 1 ay içinde karara bağlanır. Kurul kararları kesindir; idari veya yargısal mercilerin onayına tabi olmadığı gibi, bu kararlara karşı idari veya yargısal mercilere de başvurulamaz. Tahkim Kurulu yaptığı inceleme neticesinde ilk derece kurul kararını isabetsiz bulduğu takdirde kararı bozarak geri göndermez, ilgili kararı kaldırarak kendi karar tesis etmektedir[14]. Zira sporun kendine has özellikleri nedeniyle hızlı bir şekilde karar alınması gerektiğinden Tahkim Kurulu’nun isabetsiz bulduğu kararı geri göndermesi ve tekrardan yargılama yapılması gecikmelere sebebiyet verebilecektir.
Tahkim Kurulu kararlarına karşı yargı yoluna başvurulmasının mümkün olup olmadığı, Anayasa madde 59 değişikliğinden önce tartışma konusu idi. Bir görüşe göre açık yasal düzenlemeler uyarınca Tahkim Kurulu kararları kesin olduğundan yargı yoluna başvurulamayacakken[15], bir diğer görüş ise Tahkim Kurulu’nun yürütme organı içinde yer alması ve organik açıdan idari nitelik olması sebebiyle ve idarenin her işlem ve eyleminin yargı denetimine tabi olması gerekçesiyle idare hukuku anlamında kurul kararlarının kesinliğinden bahsedilemeyeceği ve kararların yargı denetimine tabi olduğu ileri sürülmektedir[16]. Ne var ki 2011 yılında yapılan anayasa değişikliği neticesinde spor tahkim kurullarının tesis ettiği karara karşı yargı yolu kesin olarak kapanmış olduğundan bu tartışmanın bir önemi kalmamıştır[17].
[1] Ekşi, Nuray: Spor Tahkim Hukuku, İstanbul 2015, s. 5.
[2] Council of Europe Recommendation No. R (92) 13 Revision of the Committee of Ministers to Member States on the Revised European Sports Charter (adopted by the Ministers’ Deputies and revised at their 752nd meeting on 16 May 2001.)
[3] Beloff, Michael/Kerr, Tim/Demetriou, Marie/Beloff, Rupert: Sports Law, Second Edition, 2012, s. 1.
[4] Regulations on the Status and Transfer of Players,
http://resources.fifa.com/mm/document/affederation/administration/02/92/54/37/regulationsonthestatusandtransferofplayersdez2017webeng_neutral.pdf, Erişim Tarihi: 01.02.2018
[5] White Paper on Sport,
[6] Ekşi, s. 7-8.
[7] Kanun No: 5894, Kabul Tarihi: 05.05.2009, RG Tarihi: 16.05.2009, RG Sayısı: 27230.
[8] Kanun No: 6222, Kabul Tarihi: 31.03.2011, RG Tarihi: 14.04.2009, RG Sayısı: 27905.
[9] E. 2017/136, K. 2018/7, KT. 18.01.2018, RG. 02.03.2018. Kararın tam metni, http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2018/03/20180302.htm&main=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2018/03/20180302.htm, Erişim Tarihi: 20.04.2018.
[10] 5894 s. Kanun m. 5/2: “İlk derece hukuk kurulları kulüp lisansı ile ilgili kararlar almaya veya bu Kanun, TFF Statüsü, TFF’nin diğer talimat ve düzenlemeleri ile diğer yetkili TFF kurul ve organları tarafından alınacak kararlara ilişkin olarak çıkacak ihtilaflarda karar vermeye münhasıran yetkilidir.”.
[11] Kavram için bkz. Köseoğlu, Özdemir: “Uluslararası Ticari Tahkimde Uyuşmazlık Çözümünün Uygulanacak Hukuk Açısından İncelenmesi”, İstanbul Ticaret Üniversitesi Dış Ticaret Enstitüsü, Uluslararası Ticaret ve Hukuk Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2015, s. 50 – 52.
[12] Kararın tam metni:
http://www.tas-cas.org/fileadmin/user_upload/Pechstein___ISU_translation_ENG_final.pdf, Erişim Tarihi: 15.04.2018.
[13] Ayanoğlu, Taner: “Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu’nun İşlevi ve Kararlarının Niteliği”, 2008, TBB Dergisi, s. 58.
[14] Koçak, Emre: “Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2007, s. 86.
[15] Gözübüyük, Şeref/Tan, Turgut: İdare Hukuku, C. 1, Ankara 2004, s. 369.
[16] Ayanoğlu, s. 66.
[17] Ekşi, s. 373.


Yorumlar